Kur'an Ne Zaman Yazıldı?

Kur'an'ın sözleri Peygamber Muhammed'e vahyedildikçe toplanmış, ilk Müslümanlar tarafından hafızaya alınmış ve kâtipler tarafından yazılı olarak kaydedilmiştir.

Peygamber Muhammed'in Gözetiminde

Kur'an vahyedilirken, Peygamber Muhammed onun yazılmasını sağlamak için özel düzenlemeler yaptı. Peygamber Muhammed'in kendisi ne okuma ne de yazma bilmemesine rağmen, ayetleri sözlü olarak yazdırdı ve kâtiplere vahyi ağaç dalları, taşlar, deri ve kemikler gibi mevcut olan her türlü malzemeye işaretlemelerini emretti. Kâtipler daha sonra yazdıklarını Peygamber Muhammed'e geri okuyorlardı.Muhammed, vahyedilen her yeni ayetle birlikte, bu ayetlerin büyüyen metin içindeki yerini de belirlemiştir.

Peygamber Muhammed öldüğünde, Kuran tamamen yazıya geçirilmişti. Ancak kitap şeklinde değildi. Peygamber'in sahabelerinin elinde bulunan farklı parşömenlere ve malzemelere kaydedilmişti.

Halife Ebu Bekir'in Gözetimi Altında

Muhammed'in vefatından sonra da Kuran'ın tamamı ilk Müslümanların kalplerinde hatırlanmaya devam etmiştir. Peygamber'in ilk sahabelerinden yüzlercesi vahyin tamamını ezberlemiş ve Müslümanlar her gün metnin büyük bir bölümünü ezberden okumuşlardır. İlk Müslümanların birçoğunun Kuran'ın çeşitli materyallere kaydedilmiş kişisel yazılı kopyaları da vardı.

Hicretten on yıl sonra (MS 632), bu kâtiplerin ve ilk Müslüman adanmışların çoğu Yamama Savaşı'nda öldürüldü. Topluluk, yoldaşlarının kaybına yas tutarken, aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'in uzun vadeli korunması konusunda endişelenmeye başladı. Allah'ın sözlerinin tek bir yerde toplanması ve korunması gerektiğini kabul eden Halife Ebu Bekir, Kur'an-ı Kerim'i yazan herkese emir verdi.Proje, Muhammed Peygamber'in önemli kâtiplerinden biri olan Zeyd bin Sabit tarafından organize edilmiş ve denetlenmiştir.

Kur'an'ın bu çeşitli yazılı sayfalardan derlenmesi süreci dört adımda gerçekleştirilmiştir:

1. Zeyd bin Sabit her ayeti kendi hafızasıyla doğruladı.
2. Ömer ibn El-Hattab her ayeti doğruladı. Her iki adam da Kuran'ın tamamını ezberlemişti.
3. Ayetlerin Muhammed Peygamber'in huzurunda yazıldığına dair iki güvenilir şahidin tanıklık etmesi gerekiyordu.
4. Doğrulanan yazılı ayetler, diğer sahabelerin koleksiyonlarından alınanlarla bir araya getirildi.

Birden fazla kaynaktan çapraz kontrol ve doğrulama yöntemine azami özen gösterilmiştir. Amaç, tüm topluluğun doğrulayabileceği, onaylayabileceği ve gerektiğinde kaynak olarak kullanabileceği düzenli bir belge hazırlamaktır.

Kuran'ın bu tam metni Ebu Bekir'in elinde tutuldu ve daha sonra bir sonraki Halife Ömer ibn El-Hattab'a geçti. Ölümünden sonra, kızı Hafsah'a (aynı zamanda Peygamber Muhammed'in dul eşiydi) verildi.

Halife Osman bin Affan'ın Gözetimi Altında

İslam Arap yarımadasında yayılmaya başladıkça, İran ve Bizans gibi uzak ülkelerden İslam'a girenlerin sayısı da artmaya başladı. Bu yeni Müslümanların çoğunun anadili Arapça değildi ya da Mekke ve Medine'deki kabilelerden biraz farklı bir Arapça telaffuz ediyorlardı. İnsanlar hangi telaffuzun daha doğru olduğu konusunda tartışmaya başladılar. Halife Osman bin AffanKur'an'ın standart bir telaffuzla okunmasını sağlamakla görevlendirilmiştir.

İlk adım, Hafsa'dan Kuran'ın orijinal, derlenmiş nüshasını ödünç almaktı. İlk Müslüman kâtiplerden oluşan bir komite, orijinal nüshanın transkriptlerini yapmak ve bölümlerin (surelerin) sırasını sağlamakla görevlendirildi. Bu mükemmel kopyalar tamamlandığında, Osman bin Affan, Kuran'ın tüm kopyalarının yazı bakımından tek tip olması için kalan tüm transkriptlerin imha edilmesini emretti.

Bugün dünyada mevcut olan tüm Kuran'lar, Muhammed Peygamber'in ölümünden yirmi yıldan daha kısa bir süre sonra tamamlanan Osmani versiyonuyla tamamen aynıdır.

Daha sonra, Arap olmayanların okumasını kolaylaştırmak için Arap alfabesinde bazı küçük iyileştirmeler yapılmıştır (noktalar ve aksan işaretleri eklenmiştir). Ancak, Kuran metni aynı kalmıştır.